aa
Boşluğun Palimpsesti*: Yeniden Yapılanma
“Boşluğun Palimpsesti: Yeniden Yapılanma”, Josef Štefan Kubín’in peri masalı “Vela” dan ilham alan, alana özgü performans formunda bir hikâyedir. Hikâyenin anlatısı insan doğasının kültürel klişelerini ve arketiplerini, kadınlığını ve erkekliğini, kimliğini, tabularını, ihlâlini, özgürlük ihtiyacını ve acımasızlığını inceledi. Şeytani öğelerle dolu Slav halk hikâyesi formunda sunulan doğum ve ölümün belirli olay ve fantezilerinin döngüsel doğası, insanoğlunun modern kimlik ve sorumluluğu üzerine yansımasının başlangıç noktasıdır. Bunun tam aksine ve kıyasen, Avrupa’nın kitlesel medya tarafından programlanan, saptırılan ve gerçek dışı bırakılan mevcut jeopolitik tabiatı üzerindeki yansımayı ilham alır. Performans, Studio Matejka oyuncuları, Polonya-Çek grubu Pejzaże Pogranicza (sınır bölgesi manzaraları) ve İzmir merkezli kolektif budalasultan’ın ortak yapımı. Farklı kültürler, sosyal altyapılar ve sanat alanlarından sanatçılar yıkıntılardan yeniden diriltilen tarihi bir kalede ortaya koydukları ortak çalışmanın sonuçlarını sergilediler. II. Dünya Savaşı sonrası kısmen tahrip
edilen ve yerinden edilmiş kişilerin şu anda geçici olarak yaşadığı bu mekân,
19. yüzyıl Avusturya ileri gelenlerinin eski ikâmet yeri. Burayı terk etmelerinin ardından, tarihin dilsiz şahidi Gorzanów Kalesi tahrip olmaya başladı.
Kökünden sökme, yeniden yerleşme, savaş, yabancılık ve aşinalık ve bir
kişinin kimliğini ve evini araştırmak gibi konular, Türkiye, Polonya ve
Çek’ten sanatçıların ortak araştırma ve kreatif çalışmalarına ilham verdi.
Eser, çağdaş Türk şairi Bahar Nihal Ersözlü’ye ait metinleri içeriyor.
* Palimpsest: Yeniden yazılmış parşomen.
Etkinlikler
25 Temmuz 2017, 20.00, Pejzaże Pogranicza: Konserde Polonya, Çek ve Türkiye’den müzisyenler eşlik etmiştir. 29-30 Temmuz 2017, 19:30 Boşluğun Palimpsesti: Yeniden Yapılanma performansları gerçekleşti. Gorzanów Kalesi, Podzamcze Caddesi 8, 57-521 Gorzanów
Topluluk
Yönetmen: Matej Matejka – Studio Matejka: Gabriel Almagro, Agnieszka Ćwieląg, Natalia Drozd, Aleksandra Kugacz, Mertcan Semerci
Pejzaże Pogranicza kolektif: Ewa Żurakowska, Łukasz Sabat, Marek Macek, Dagmara Przewlocka, Aleksandra Nowakowska – Budalasultan: Şafak
Ersözlü, Metehan Kayan, Sarp Keskiner, Serenay Oğuz, Umut Sevgül
Kurgu: Anka Chylińska, Beata Fertała-Harlender, Ewa Kutylak – Görsel: Michał Krygier – Set tasarımı: Iwona Banzarewicz – Kostüm: Iwona Banzarewicz, Kamila Zaremba – Işık: Maciej Mądry – Fotoğraf: Marcin Trzpiot – Grafik tasarım: Marcin Rosiński – Teknik Destek: Piotr Sochacki – Konsept ve Sanatsal Koordinasyon: Agnieszka Ćwieląg, Ewa Żurakowska, Şafak Ersözlü
Proje, Stiftung Mercator (Essen) tarafından finanse edilen ve
bir Avrupa Kültür Vakfı (Amsterdam), MitOst (Berlin), Anadolu Kültür (Istanbul) girişimi olan Tandem – Cultural Managers Exchange Turkey− EU programının bir parçasıdır. Proje aynı zamanda, Kłodzko ve Gorzanów Kalesi Vakfı Bölge Müdürlüğü tarafından desteklenmektedir.
Organizatörler: Studio Matejka – budalasultan – Fundacja Pałac Gorzanów – Kolektyw Pejzaże Pogranicza
“Kendi bedenine yansımış bir hayaletim. Kendi bedeninde kaybolan bir düşünceyim. Bir düşünceyim, kendi bedenini oluşturmuş. Düşüncede yok olan etim. Kemiğim bir anlık hatıramda. Kemiği saran düşünceyim ve ete bürünmüş bir aynayım. Bir aynayım etten ve kemikten. Uzaya fırlatılmış bir anım. Soluk alış verişim anne karnında. Daha doğmamış ve varmamış olanım. Varmadım varlığa ve bedenim dünya dışı bir hatıra. Yansıyorum dünyaya, toprağa, harekete ve başkalarına. Topraktan bir hatırayım. Un ufak oldum. Bir aynada un ufak bir görüntüyüm. Benzerim kalıcı değil, aynada kalan bir izim, aynada kalan benzersiz bir leke.
Bir varlığım düşünceden ve sudan ibaret. Kendi bedeninde var olan bir düşünceyim. Bir düşünceyim kendi bedenini mahvetmiş. Düşüncede var olan etim. Toprağım. Toprakta bir hayaletten kalan kemiğim. Temelim kendi anımda. Üstündeki tüm varlığı yitirmiş bir zeminim. Altındaki varlığı içine çekenim. Bir tuğla parçasıyım uzaya fırlatılmış. Demirden örülü düşüncelerim. Uzaya gönderilmiş içi boş bir aracım. Camdan kemiklerim ve ete büründü aynamı ören tuğlalar. Çerçevelenmiş adımlar atıyorum ayanın içinde. Sürekli kendine uzaklaşan bir mekanım.
Çekiyorum kuyudan kendimi. Çekiyorum kuyudan sudan olan her şeyi. Çekiyorum, çekiyorum kuyudan kendimi. Bir ipe bağlı kaldı bedenim. Uzaklaşıyorum kökten ve derinliklerden. Adımlarım kayboldu, bir iç çekişim. Nefes alıyor tuğla. Nefesi çekiyor kuyudan. Yer altından yukarı uzanan kara bir delikten tırmanıyorum. Camdan kuyuda parçalanmış bir kanım. Çekiyorum damarımdan kuyuyu; damarlarımda cam parçaları, kanıma yansıyan bir hayalet, hatıra, kemik.
Çekiyorum kuyudan sesimi. Sesim ne bir düşünceye sahip, ne de bir aynaya. Upuzun camdan tınıları var. Tüm toprağı arşınlayacak kadar büyük adımları. Tüm odalarım sesle dolabilir. Tüm hatıralar bir ses kadar yakın. Sese bürünemez hayalet. Bir uzay düşer kuyudan içeriye. Çekerim, çekerim kuyudan sese dönüşen zemini.
Tuğladan, camdan ve demirden örülü bedenim. Çerçevelenmiş bakışlarım var. Kendi içime inşa ederim odalarımı. Her birinin içinde boş bir bavul var. Boş bavullara sadece sesim sığar. Uzaya gönderilmiş boş bavulda bir sesim. Ardında hayaletler bırakan boş bir mekanım. Akıyorum, akıyorum kuyunun içine ve çekiyorum kuyudan kendimi.”
Bahar Nihal Ersözlü